Sezgi, içsel bilgeliğin güçlü bir biçimidir.
Refahımıza kendini adamış, yılmaz bir gerçek anlatıcısıdır. Sezgiyi bir içgüdü, bir önsezi, fiziksel bir his, anlık bir flaş veya bir rüya olarak deneyimleyebilirsiniz. Her zaman bir arkadaştır, bedenlerimizi dikkatle izler ve bir şeyin senkronize olmadığını bize bildirir.
Sezgi, çoğumuzun ani kararlar ve sıklıkla hayat değiştiren kararlar için güvendiği bir şeydir. British Journal of Psychology'de 2008'de yayınlanan bir çalışma, sezgiyi, beynin karar vermek için geçmiş deneyimlerden ve dış ipuçlarından yararlandığında olan şey olarak tanımladı - ancak o kadar hızlı gerçekleşir ki tepki bilinçsiz bir seviyededir.
Sezgisel Şifa Rehberi: Fiziksel, Duygusal ve Cinsel Sağlığa Giden Beş Adım adlı kitabımda sezginin nörobilimini ele alıyorum. Bunun önemli bir yönü, bağırsakta çevresel uyaranlara ve duygulara şu anda yanıt verebilen nörotransmitterlerin olmasıdır - bu sadece geçmiş deneyimlerle ilgili değildir. Bu nörotransmitterler ateşlendiğinde, midenizde "kelebekler" veya huzursuzluk hissi hissedebilirsiniz. Araştırmacılar, beyninize sinyaller gönderen "bağırsak içgüdüsünün" sezgide büyük bir rol oynadığını teorileştiriyor.
Kadın Sezgisi
Bilim insanları sezginin beynimizin sağ tarafı, beynin hipokampüsü ve bağırsaklarımız (sindirim sistemi nöronlara da sahiptir) aracılığıyla işlediğine inanıyor. Kadınların corpus collosum'u, sol ve sağ beyin yarımkürelerimizi birbirine bağlayan bağlayıcı beyaz madde, erkeklerinkinden daha kalındır. Bu, kadınlara her yarımküreye daha iyi ve daha hızlı erişim yeteneği sağlayarak, duygularını ve içgüdüsel hislerini sol yarımkürenin daha mantıklı, karar alma işlevleriyle daha da bütünleştirir. Temel olarak, kadınların beyinleri aslında hızlı sezgisel karar alma için optimize edilmiştir. Kadınlar genellikle psikolojik olarak duygularıyla daha fazla temas halinde olma eğilimindedir ve mantık işlevleriyle insanlar hakkındaki duygusal sezgileri ve sezgileri bütünleştirme olasılıkları daha yüksektir.
Erkeklerin daha ince bir korpus kollosumu olduğundan, düşüncelerinde daha fazla bölmeye ayrılmışlardır ve sezgiden mantığa gidip gelme eğilimleri daha azdır. Ayrıca kadınlar iç düşüncelerine açık olmaya teşvik edilir, bu yüzden erkeklerden daha fazla sezgiye sahip oldukları anlaşılıyor. Gerçek şu ki, kızlar genellikle hassas oldukları için övülürken, erkekler duygularını dinlemek yerine düşüncelerinde daha doğrusal olmaları için teşvik edilirler.
Peki nasıl uyum sağlarsınız? İlk olarak, fiziksel tepkilerinize dikkat edin. Örneğin, mevcut işinizin iki katı maaş ödeyen yeni bir işe girip girmemeye karar vermeye çalışıyor olabilirsiniz. Kafanız "Elbette! Bu çok para" diyor, ancak midenizin biraz bulandığını veya bitkin hissettiğinizi fark ediyorsunuz. Bu, geri çekilip teklifi gerçekten incelemeniz gerektiğine dair sezgisel bir ipucu.
Ayrıca güçlü duyguları sezgiyle karıştırmadığınızdan emin olmalısınız. Korku, arzu ve panik, sezginin önüne geçebilir. İç sesinize odaklanmak ve ayaklarınızın yere sağlam basması önemlidir.
Judith Orloff, MD